‘N’olacak bu memleketin hali?’ sorusunun her olumsuzluk karşısında genelleme yapılarak söylendiğini hemen her yerde, sık sık duyarız.. Geliniz, bugün bu yakınma cümlesini, yeni bir miladî yıla girmekte olan Hristiyanlık Dünyası için tekrarlayalım..
Ama, önce, yeni Alman Hükûmeti’nde Tarım Bakanı olan Cem Özdemir’in hâtıralarından ilginç bir noktayı aktaralım, -özetle-..
C. Özdemir, Hristiyan bir aileden olmaması dolayısiyle ilkokul sıralarında, arkadaşları ve öğretmenlerinin kendisine yaklaşımından rahatsız olurmuş.. Bu yüzden, Lise’ye değişik bir çevrede okuyup, o dışlayıcı yaklaşımın etkisinden kurtulmak istemiş.. Ve, Evangelist/ Protestan Kilisesi’ne bağlı bir Lise’ye kaydını yaptırırken, Evangelist Kilisesi’ne bağlı Lise’nin müdürüne belgelerini verince.. İsmindeki farklılıktan dolayı müdür, ona dinini sormuş; o da, -Almanya’da Hristiyan halkın Müslümanlar için kullandığı bir tanımlamayla-, ‘Mohammedan..’ demiş..
Bu cevap üzerine Müdür, biraz alaycı bir tebessümle bakıp, ‘Galiba, dinle pek ilgin yok.. Çünkü, bir ‘müslüman’, kendisini hiçbir zaman ‘Mohammedan’ diye tanıtmaz..’ demiş.
C. Özdemir, ‘Ben, bir Müslümanın kendisini ‘Mohammedan’ diye tanıtamayacağını Evangelist Kilisesi’ne bağlı bir lise müdüründen öğrendim’ diye yazar.
Evet, bırakınız Müslümanları; dikkatli Hristiyanlar bile, Müslümanların kendilerini ‘Muhammedci / Muhammed’e bağlı’ diye tanımlayamıyacağını bilirler. Çünkü, Müslüman / Muslim, ‘Allah’a teslim ve tâbi olan’ mânasındadır.. Kendilerini ‘Hristiyan’ olarak niteleyenler ise, Hz. İsâ’ya, ‘Christ’e bağlı, , Christ’çi..’ mânasında, ‘Christian’ olarak tanımlarlar. Bu da onları sonunda, Hz. İsâ Mesih’i ilâhlaştırmaya, onu putlaştırmaya götürmüştür.
Halbuki, İsâ Mesih aleyhisselâm da, bütün Enbiyaullah / ilâhî peygamberler gibi, insanları kendisine değil, yalnızca Allah’a kul olmaya, ona bağlanmaya ve onun emirlerine göre yaşadıkları takdirde, yaratılışlarının hikmetini kavrıyacaklarını anlatmaya çalışmıştır. Ama, meselâ bu akşam, milâdî-31 Aralık 2021’i, 1 Ocak 2022’ye bağlayacak olan gecede, başta Hristiyan Dünyası olmak üzere, onların âdetlerini kabullenmiş olan büyük kitleler, elbette Hz. İsâ’yla hiçbir ilgisi olmayan şekilde, dünyayı bir tımarhaneye çevirecekler, çılgınlıklar sergileyecekler.
Geçelim..
Bu vesileyle, son 1-2 hafta içinde Hristiyan Dünyasının etkili yayın organlarındaki değerlendirmelere de bakalım kısaca..
Yahoo’nun haber sitesinde, Washington Post'tan naklen verilen 22 Aralık 2021 tarihli habere göre, B. Amerika’nın Utah eyaletinin en zengin adamı olduğu düşünülen milyarder Jeff Green, ‘LGBTQ haklarında ilerlemeyi engellediği’ iddiasıyla Kilise’den istifa ettiğini ve o –sapık- gruba 600 bin dolar bağışladığını duyurmuş..
Düşündürücü değil mi?
Her 4 Amerikalıdan 1’i kendini ‘Nones’ (Hiçbiri) olarak tanıtıyormuş..
- Amerikalılara inanç eğilimlerinin sorulduğu anketlere göre, en hızlı büyüyen grup, kendilerini ateist, agnostik veya ‘hiçbiri” olarak tanıtanlar..
Pew Araştırma Merkezi tarafından son yayınlanan bir ankete göre, yaygın olarak "Nones" /(Hiçbiri) olarak bilinen bu grup, şu anda Amerikalı yetişkinlerin %29'unu oluşturuyor. Bu rakam, 2016'da %23 ve 2011'de %19' imiş..
‘Hiçbiri’lerin iç dünyaları hakkında Santa Clara Uni'den Prof. Elizabeth Drescher, “Eğer, ‘hiçbiri’ler bir din olsaydı, Amerika’daki en büyük dinî grup olurdu..” diyor.
Drescher, ‘Hiçbiri’lerin önceleri yoksul kıyı bölgelerinde yoğunlaştığını, şimdi ise, her yerde yaşadıklarını’ söylüyor.
The Associated Press-NORC tarafından yapılan bir ankete göre ise, Amerikalıların %30'u kendilerini Tanrı'ya ya da daha yüksek bir güc’e bağlı hissettiklerini; %19'u ise, dinin kendileri için bir önemi olduğunu söylüyor. %28'i manevî hayata bağlı; ama, dindar olmadıklarını; yarısından fazlası ise, kendilerini ‘Hiçbiri’ olarak tanıtıyor. ‘Maneviyat, kişinin ego’sunu, yüksek bir iradeye teslim etmesiyle kalbe yapılan ruhî bir yolculuktur’ diyen dindarlar da var elbette..
Kendini ‘queer’ (çılgın, tuhaf) olarak tanımlayan ve şu anda Princeton Üniversitesi'nde okuyan Haiti kökenli Nathalie ise, ‘Budist, Taoist ve Hindu meditasyonlarını yapıp, atalarına saygılarını sunduğu’nu söylüyor.
Ve, ‘Evanjelik Hristiyanlar’ın ‘komploculuğu’na dair..
Bir Evanjelik papaz’ın görüşlerine yer veren AP’in 9 Aralık günlü yorumunda söylenenler de ilginçti..
Coronavirus Salgını’nı önlemek için tedbir olarak aşı yapılmasını reddeden ve ‘doğruluğu tıbben kanıtlanmış bir çare de gösteremiyen ve sadece her şeye şüphe besleyen’ Evanjelikler’den ayrılan bu papaz, ‘Tanrı'ya, İncil'e ve mucizelere inandığım gibi, bilime ve uzmanlara da güveniyorum. Bana göre, bunlar birbirini ibtal etmez. (…) Bazıları hükûmetin ateistler tarafından gizlice kontrol edildiğinden şüphelenmeye ve bazıları da, barkodların Deccâl'in geleceğini önceden haber verdiğine bile inanmaya başladı.. Evanjelik getto’lara çekildiler. Her şey hain bir komplo düşüncesinden doğdu. (…) Halbuki, Evanjelikler, bilim tarafından geliştirilen teknolojilerin ve ürünlerin kullanımında öncüydüler.. Şimdi ise, alınan bütün tedbirleri, Şeytan’ın bir aldatmacası ve inançsızların bir komplosu olarak görüyorlar. Bilimin bulduğu çareler, Tanrı'nın bu işin arkasında olmadığı mânasına gelmez.’ diyor.
Denilebilir ki, şimdi kendi derdimiz bitti de, onlar mı kaldı?
Ama, onlar da, kendi dertlerini unutup, hep müslüman coğrafyaları üzerine gönül karartıcı yorumlarla meşgul değiller mi?
Ve dahası, böyle ‘komplocu’ yaklaşımlar, müslüman halklar arasında da görülmedi mi?
Kaynak: N’olacak bu ‘Hristiyanlık Dünyası’nın hali? - SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL